İngilizce Fotoğraf Çekmek Ne Demek? Geleceğin Objektifinden İnsan ve Teknoloji Hiç düşündünüz mü, “fotoğraf çekmek” eylemi gelecekte nasıl bir anlam taşıyacak? Bugün elimizdeki akıllı telefonla saniyeler içinde yaptığımız bu hareket, aslında insanlık tarihinin en güçlü kayıt biçimlerinden biri. Peki ya İngilizce’de “take a photo” ya da “take a picture” dediğimizde, sadece bir anı mı yakalıyoruz — yoksa geleceğe bir iz mi bırakıyoruz? Gel, birlikte bu küçük cümlenin büyük geleceğine bakalım. Bir Cümlenin Geleceği: “Take a Photo” Bugün İngilizce’de “fotoğraf çekmek” demek, en basit hâliyle “take a photo” veya “take a picture” olarak kullanılır. Ancak bu ifade, aslında “almak” fiilini içerir…
Yorum BırakKategori: Makaleler
İç Göç Ne Anlama Gelir? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücüyle Toplumsal Değişime Pedagojik Bir Bakış Bir eğitimci olarak her zaman inanırım ki öğrenme, insanın en derin dönüşüm aracıdır. Tıpkı bir öğrencinin yeni bilgiyi özümsedikten sonra düşünce dünyasının değişmesi gibi, toplumlar da göçle birlikte yeni deneyimler kazanır ve dönüşür. “İç göç ne anlama gelir?” sorusu yalnızca coğrafi bir yer değiştirmeyi değil; aynı zamanda kültürel, ekonomik ve duygusal bir öğrenme sürecini de ifade eder. İç göç, bir ülke sınırları içinde insanların yaşadıkları yeri değiştirmesi olarak tanımlanır. Ancak bu basit tanımın ardında, insan yaşamının en derin öğrenme deneyimlerinden biri gizlidir. Öğrenme ve Göç: Davranış Değişimi…
Yorum BırakBir Psikoloğun Merakıyla: Gökçeada’ya Yakınlık Sadece Coğrafi mi? İnsan zihni, haritaları yalnızca yolları bulmak için değil, anlam aramak için de kullanır. “Gökçeada hangi ilimize yakın?” sorusu, yüzeyde bir yön bulma arayışı gibi görünse de, derinlerde bir yakınlık, aidiyet ve kaçış ihtiyacının izlerini taşır. Bir psikolog olarak bu sorunun arkasında, insanın doğaya, sessizliğe ve kendine yakın olma çabasını görürüm. Türkiye’nin en batısında, Ege Denizi’nin serin rüzgarlarıyla çevrili Gökçeada, idari olarak Çanakkale iline bağlıdır. Ancak psikolojik olarak bu ada, yalnızca bir kente değil; insanın zihninde saklı kalan dinginlik arzusuna da yakındır. Bilişsel Haritalar ve Mekânsal Algı: Zihnimizdeki Gökçeada Zihinsel Haritaların Duygusal Bağlantıları…
Yorum BırakGelecekte bir gün, belki de yapay zekâya yazdıracağımız resmi dilekçelerde bile “Vali Bey” ifadesi karşımıza çıkacak. O an geldiğinde bu kelimeyi nasıl yazdığımız sadece dilbilgisel bir ayrıntı olmayacak, aynı zamanda toplumun otoriteye, saygıya ve resmiyete bakışının bir yansıması olacak. İşte bu yüzden bugün “Vali Bey nasıl yazılır?” sorusunu sorarken, aslında geleceğin iletişim kültürünü de tartışıyoruz. Gelin birlikte kafa yoralım. Kısa cevap: “Vali Bey” ayrı yazılır ve her iki kelimenin ilk harfi büyük başlar. Çünkü buradaki kullanım bir unvan ve hitap birleşimidir; tıpkı “Doktor Hanım”, “Sayın Başkan” gibi. Vali Bey nasıl yazılır? Bugünden yarına dilin yolculuğu Türkçe’nin resmi hitap kalıpları, sadece…
Yorum BırakGezegenleri İlk Kim Keşfetti? Edebiyatın Işığında Keşif Yolculuğu Kelimenin gücü, bir anlatının dönüştürücü etkisi, insan ruhunun en derin köşelerine dokunabilen bir sihirdir. Edebiyat, zaman ve mekânın ötesine geçerek, farklı gerçeklikleri hayal etmemize ve bu gerçeklikler aracılığıyla dünyayı anlamamıza olanak tanır. Her kelime, bir evren yaratabilir, her cümle bir gezegenin keşfi gibi yeni dünyalar açabilir. Bu yazıda, gezegenleri ilk kim keşfetti sorusunu sadece bilimsel bir bakış açısıyla değil, edebiyatın penceresinden de inceleyeceğiz. Çünkü her keşif, bir anlam yolculuğudur; bir yazarın kalemi, bir astronomun teleskobu kadar güçlüdür. Gezegenlere Bakış: Antik Çağların Yıldızlı Gecesi İnsanın gökyüzüne bakışı, zamanın başlangıcına kadar uzanır. Antik çağlarda,…
Yorum BırakCimri zıt mı eş mi? Güç, ideoloji ve siyaset bilimi perspektifinden bir analiz Bir siyaset bilimci, toplumsal düzenin inceliklerini anlamak için çoğu zaman kelimelerin ötesine bakar. Çünkü dil, iktidarın en eski kurumudur. “Cimri zıt mı eş mi?” sorusu da yalnızca bir ahlâkî kavramın karşıtını aramak değildir; aynı zamanda iktidarın kaynak dağıtımı, ideolojik hegemonya ve vatandaşlık bilinci üzerine düşünmeye çağırır. Cimrilik yalnızca bireysel bir tutum değil, sistemin adalet anlayışıyla da ilgilidir. Peki, toplumsal düzende “cimri” kimdir? Zengin ama vermeyen birey mi, yoksa kaynakları tek elde tutan kurumlar mı? Cimrilik: Bireysel kusur mu, kurumsal strateji mi? Ekonomik liberalizm, kaynakların bireysel mülkiyet üzerinden…
Yorum BırakMerhaba sevgili okurlar! Bugün, belki de hiç üzerine düşünmediğiniz ama aslında hepimizin hayatında yer alan önemli bir konuyu masaya yatıracağız: Haşıllama. Evet, bildiğiniz haşıllama! Hem de farklı bakış açılarıyla. Erkeklerin daha objektif ve veri odaklı, kadınların ise toplumsal ve duygusal etkiler üzerinden konuya yaklaşmalarını hepimiz biliyoruz. O yüzden, bu yazıda, haşıllamanın amacını farklı perspektiflerden ele alacak ve birlikte kafa yoracağız. Hazırsanız, başlayalım! Haşıllamanın Amacı: Erkeklerin Objektif Bakışı ve Kadınların Toplumsal Etkilerle Yorumları Haşıllama, çok eski bir gelenek. Hem erkekler hem de kadınlar tarafından, farklı zamanlarda ve koşullarda farklı amaçlarla yapılmış. Peki, bu geleneği nasıl yorumluyoruz? Erkeklerin bakış açısına bakacak olursak,…
Yorum BırakHassasiyet Türkçe mi? Bir zamanlar küçük bir kasabada, iki farklı dünyayı temsil eden iki insan yaşarmış. Ali, sakin ve çözüm odaklı bir adamdı. Genellikle sorulara hızlıca çözüm bulur, pratik yaklaşır, olabildiğince stratejik düşünür ve her şeyin mantıklı bir açıklaması olması gerektiğini savunurdu. Zeynep ise tam tersi biriydi; duygusal, empatik ve insan ilişkilerinde derin izler bırakan bir kadındı. Onun için her şeyin duygusal bir boyutu vardı. Herhangi bir meseleye, ilk önce insanları ve onların duygularını düşünerek yaklaşırdı. Bir gün Ali ve Zeynep, birlikte bir mesele üzerine konuşuyorlardı. Bir olay, Zeynep’i fazlasıyla üzmüş ve Ali de ona destek olmak istemişti. Ancak Ali’nin…
Yorum BırakNe Kadar Borç İçin Haciz Gelir? Geleceğin Finansal Dünyasına Yolculuk “Ne kadar borç için haciz gelir?” sorusu bugün çoğumuzun zihnini kurcalıyor. Ama ben size bu konuyu sadece bugünün yasaları çerçevesinde değil, yarının dünyası üzerinden düşündürmek istiyorum. Çünkü gelecekte borç kavramı, finans sistemleri ve toplumsal etkiler çok daha farklı şekillenecek. Gelin birlikte beyin fırtınası yapalım: erkeklerin stratejik ve analitik bakışını, kadınların ise insan odaklı ve toplumsal duyarlılığını birleştirerek geleceğin finansal manzarasını keşfedelim. Erkekler: Strateji ve Analiz Odaklı Gelecek Senaryoları Erkeklerin bakış açısından mesele çok net: “Ne kadar borç için haciz gelir?” sorusu bir Excel tablosu gibi analiz edilir. Borcun miktarı, faizi,…
Yorum BırakGüvenoyu Kaldırıldı Mı? Siyaset Bilimi Perspektifinden Bir Değerlendirme Güç İlişkileri ve Toplumsal Düzen Üzerine Düşünceler Siyaset bilimi, toplumsal düzenin nasıl şekillendiğini ve iktidar ilişkilerinin nasıl dönüştüğünü anlamaya çalışırken, bazen göremediğimiz ince ama önemli bir detayı gözler önüne serer: Güç. Bu güç, sadece egemenlerin değil, aynı zamanda toplumsal grupların, bireylerin ve sınıfların davranışlarını belirleyen temel bir dinamik olarak karşımıza çıkar. “Güvenoyu kaldırıldı mı?” sorusu, aslında iktidarın, kurumların ve toplumsal cinsiyet temelli dinamiklerin bir arada şekillendiği bir süreçtir. Bu yazıda, güvenoyunun kaldırılıp kaldırılmadığı sorusunu, güç ilişkileri, ideolojiler ve vatandaşlık perspektifinden inceleyerek, siyasal yapının nasıl dönüştüğünü anlamaya çalışacağız. Güvenoyu ve İktidarın Stratejik Dinamikleri…
Yorum Bırak