“Gül Gübür” Ne Demek? Köken, Kullanım ve Güncel Tartışmalar “Gül gübür” ifadesi, standart sözlüklerde yerleşik bir madde olarak görünmeyen, kulağa ses taklidi ve ikileme çağrışımı yapan bir söyleyiştir. Türkçede anlamı pekiştirmek için kullanılan çok sayıda ikileme vardır; “cıvıl cıvıl”, “şıpır şıpır”, “gümbür gümbür” gibi kalıplar buna örnektir. “Gül gübür” de büyük ihtimalle bu gruba öykünen, yöresel/sosyal medya kökenli bir varyant ya da kulağa hoş gelen bir uydurma ikilemedir. Bu noktada önemli olan, ifadenin TDK Güncel Türkçe Sözlük’te bağımsız bir madde olarak yer almamasıdır; yani norm sözlük kayıtlarında karşılığı bulunmaz. :contentReference[oaicite:0]{index=0} İkileme Mantığı: Neden “Gül Gübür” Kulağa Tanıdık Geliyor? Türkçede ikilemeler,…
8 YorumKategori: Makaleler
Gözü Açık Nasıl Yazılır? Ekonomik Bilinç ve Fırsat Gözlemciliği Üzerine Bir Analiz Bir ekonomist için dünya, sınırlı kaynaklar ve sonsuz ihtiyaçların buluştuğu bir sahnedir. Bu sahnede herkes, bir şekilde seçim yapar: kimi tüketir, kimi üretir, kimi yatırım yapar. Ancak hepsinin ortak bir niteliği vardır — gözü açık olmak. Ekonomik açıdan “gözü açık” olmak, fırsatları fark edebilmek, değişimi okuyabilmek ve riskleri yönetebilmek demektir. Tıpkı kelimenin yazımında olduğu gibi, anlamında da netlik ve dikkat gerektirir. “Gözü açık” bitişik değil, ayrı yazılır; çünkü bir bilinç hâlini, bir farkındalık seviyesini temsil eder. Aynı şekilde ekonomi de, ayrıntılara dikkat etmeyenlerin değil, gözü açık olanların oyun…
8 YorumGörgü Nedir? Toplumsal Yapının Görünmeyen Dili Toplumun karmaşık dokusunda dolaşan bir araştırmacı olarak, insanların birbirine nasıl davrandığını gözlemlemek çoğu zaman sessiz ama güçlü bir hikâye anlatır. Bu hikâye, görgünün hikâyesidir. Görgü; yalnızca “nezaket” ya da “adab-ı muaşeret” değil, toplumsal düzenin sürekliliğini sağlayan görünmeyen bir kural sistemidir. Her selam, her teşekkür, her davranış biçimi aslında bir toplumsal anlam taşır ve bireylerin toplum içindeki yerlerini belirler. Görgünün Sosyolojik Anlamı Görgü, bireylerin toplumsal ilişkilerinde izledikleri davranış kalıplarının bütünü olarak tanımlanabilir. Sosyolojik açıdan görgü, toplumun normatif yapısının bir yansımasıdır. Yani toplum, bireylere neyin uygun neyin uygunsuz olduğunu öğretir. Bu öğretim süreci, aileden başlayarak eğitim…
Yorum Bırakİngilizce Fotoğraf Çekmek Ne Demek? Geleceğin Objektifinden İnsan ve Teknoloji Hiç düşündünüz mü, “fotoğraf çekmek” eylemi gelecekte nasıl bir anlam taşıyacak? Bugün elimizdeki akıllı telefonla saniyeler içinde yaptığımız bu hareket, aslında insanlık tarihinin en güçlü kayıt biçimlerinden biri. Peki ya İngilizce’de “take a photo” ya da “take a picture” dediğimizde, sadece bir anı mı yakalıyoruz — yoksa geleceğe bir iz mi bırakıyoruz? Gel, birlikte bu küçük cümlenin büyük geleceğine bakalım. Bir Cümlenin Geleceği: “Take a Photo” Bugün İngilizce’de “fotoğraf çekmek” demek, en basit hâliyle “take a photo” veya “take a picture” olarak kullanılır. Ancak bu ifade, aslında “almak” fiilini içerir…
Yorum Bırakİç Göç Ne Anlama Gelir? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücüyle Toplumsal Değişime Pedagojik Bir Bakış Bir eğitimci olarak her zaman inanırım ki öğrenme, insanın en derin dönüşüm aracıdır. Tıpkı bir öğrencinin yeni bilgiyi özümsedikten sonra düşünce dünyasının değişmesi gibi, toplumlar da göçle birlikte yeni deneyimler kazanır ve dönüşür. “İç göç ne anlama gelir?” sorusu yalnızca coğrafi bir yer değiştirmeyi değil; aynı zamanda kültürel, ekonomik ve duygusal bir öğrenme sürecini de ifade eder. İç göç, bir ülke sınırları içinde insanların yaşadıkları yeri değiştirmesi olarak tanımlanır. Ancak bu basit tanımın ardında, insan yaşamının en derin öğrenme deneyimlerinden biri gizlidir. Öğrenme ve Göç: Davranış Değişimi…
Yorum BırakBir Psikoloğun Merakıyla: Gökçeada’ya Yakınlık Sadece Coğrafi mi? İnsan zihni, haritaları yalnızca yolları bulmak için değil, anlam aramak için de kullanır. “Gökçeada hangi ilimize yakın?” sorusu, yüzeyde bir yön bulma arayışı gibi görünse de, derinlerde bir yakınlık, aidiyet ve kaçış ihtiyacının izlerini taşır. Bir psikolog olarak bu sorunun arkasında, insanın doğaya, sessizliğe ve kendine yakın olma çabasını görürüm. Türkiye’nin en batısında, Ege Denizi’nin serin rüzgarlarıyla çevrili Gökçeada, idari olarak Çanakkale iline bağlıdır. Ancak psikolojik olarak bu ada, yalnızca bir kente değil; insanın zihninde saklı kalan dinginlik arzusuna da yakındır. Bilişsel Haritalar ve Mekânsal Algı: Zihnimizdeki Gökçeada Zihinsel Haritaların Duygusal Bağlantıları…
Yorum BırakGelecekte bir gün, belki de yapay zekâya yazdıracağımız resmi dilekçelerde bile “Vali Bey” ifadesi karşımıza çıkacak. O an geldiğinde bu kelimeyi nasıl yazdığımız sadece dilbilgisel bir ayrıntı olmayacak, aynı zamanda toplumun otoriteye, saygıya ve resmiyete bakışının bir yansıması olacak. İşte bu yüzden bugün “Vali Bey nasıl yazılır?” sorusunu sorarken, aslında geleceğin iletişim kültürünü de tartışıyoruz. Gelin birlikte kafa yoralım. Kısa cevap: “Vali Bey” ayrı yazılır ve her iki kelimenin ilk harfi büyük başlar. Çünkü buradaki kullanım bir unvan ve hitap birleşimidir; tıpkı “Doktor Hanım”, “Sayın Başkan” gibi. Vali Bey nasıl yazılır? Bugünden yarına dilin yolculuğu Türkçe’nin resmi hitap kalıpları, sadece…
Yorum BırakGezegenleri İlk Kim Keşfetti? Edebiyatın Işığında Keşif Yolculuğu Kelimenin gücü, bir anlatının dönüştürücü etkisi, insan ruhunun en derin köşelerine dokunabilen bir sihirdir. Edebiyat, zaman ve mekânın ötesine geçerek, farklı gerçeklikleri hayal etmemize ve bu gerçeklikler aracılığıyla dünyayı anlamamıza olanak tanır. Her kelime, bir evren yaratabilir, her cümle bir gezegenin keşfi gibi yeni dünyalar açabilir. Bu yazıda, gezegenleri ilk kim keşfetti sorusunu sadece bilimsel bir bakış açısıyla değil, edebiyatın penceresinden de inceleyeceğiz. Çünkü her keşif, bir anlam yolculuğudur; bir yazarın kalemi, bir astronomun teleskobu kadar güçlüdür. Gezegenlere Bakış: Antik Çağların Yıldızlı Gecesi İnsanın gökyüzüne bakışı, zamanın başlangıcına kadar uzanır. Antik çağlarda,…
Yorum BırakCimri zıt mı eş mi? Güç, ideoloji ve siyaset bilimi perspektifinden bir analiz Bir siyaset bilimci, toplumsal düzenin inceliklerini anlamak için çoğu zaman kelimelerin ötesine bakar. Çünkü dil, iktidarın en eski kurumudur. “Cimri zıt mı eş mi?” sorusu da yalnızca bir ahlâkî kavramın karşıtını aramak değildir; aynı zamanda iktidarın kaynak dağıtımı, ideolojik hegemonya ve vatandaşlık bilinci üzerine düşünmeye çağırır. Cimrilik yalnızca bireysel bir tutum değil, sistemin adalet anlayışıyla da ilgilidir. Peki, toplumsal düzende “cimri” kimdir? Zengin ama vermeyen birey mi, yoksa kaynakları tek elde tutan kurumlar mı? Cimrilik: Bireysel kusur mu, kurumsal strateji mi? Ekonomik liberalizm, kaynakların bireysel mülkiyet üzerinden…
Yorum BırakMerhaba sevgili okurlar! Bugün, belki de hiç üzerine düşünmediğiniz ama aslında hepimizin hayatında yer alan önemli bir konuyu masaya yatıracağız: Haşıllama. Evet, bildiğiniz haşıllama! Hem de farklı bakış açılarıyla. Erkeklerin daha objektif ve veri odaklı, kadınların ise toplumsal ve duygusal etkiler üzerinden konuya yaklaşmalarını hepimiz biliyoruz. O yüzden, bu yazıda, haşıllamanın amacını farklı perspektiflerden ele alacak ve birlikte kafa yoracağız. Hazırsanız, başlayalım! Haşıllamanın Amacı: Erkeklerin Objektif Bakışı ve Kadınların Toplumsal Etkilerle Yorumları Haşıllama, çok eski bir gelenek. Hem erkekler hem de kadınlar tarafından, farklı zamanlarda ve koşullarda farklı amaçlarla yapılmış. Peki, bu geleneği nasıl yorumluyoruz? Erkeklerin bakış açısına bakacak olursak,…
Yorum Bırak