Siyasi Ayrımcılık Nedir? – Biraz Mizah, Biraz Gerçek, Bolca Kahkaha!
Hayat çok kısa, o yüzden bazen sıkıcı ve ciddi konuları biraz daha eğlenceli hale getirmekte fayda var, değil mi? Bugün çok önemli bir konuya değineceğiz: Siyasi ayrımcılık. Evet, yanlış duymadınız, bir “ayrımcılık” türü daha. Ama merak etmeyin, kafanızı karıştırmak değil, biraz gülümsetmek için buradayım. Hadi gelin, siyasi ayrımcılığı birlikte keşfedelim.
Siyasi Ayrımcılık Ne Demek?
Siyasi ayrımcılık, basitçe anlatmak gerekirse, bir kişiyi veya grubu, onların siyasi görüşlerine göre dışlamak veya hor görmek anlamına gelir. Bu, genellikle bir kişinin sol görüşlü, sağ görüşlü, muhafazakar ya da liberal olmasına göre yaşadığı sosyal ve siyasi ayrımcılıktır. Yani, eğer senin oy verdiğin parti benimkine tersse, bir şekilde “hoş geldin ama git git” durumlarına düşebilirsin.
Şimdi, burada bir parantez açalım: Erkekler bu durumu genelde stratejik bir şekilde ele alır, mesela “Bizim takımın kazanması için gerekli olan her şey yapılmalı!” gibi bir yaklaşımda olabilirler. Kadınlar ise “Ama herkesin görüşüne saygı göstermeliyiz, sonuçta hepimiz insanız!” diyerek daha empatik bir bakış açısı getirirler. Yani, işin içinde bir denge var: Erkekler çözüm odaklı, kadınlar ise ilişki odaklı düşünüyor, her iki bakış açısının birleşimi de işte tam burada!
“Sen Solcu musun, Yoksa Sağcı mı?”
Daha önce bir yerlerde bu soruyu duyduysanız, siyasi ayrımcılığı gerçekten hissetmişsiniz demektir. Ne yazık ki, toplumun bazı kesimlerinde birinin siyasi görüşüne göre “kimlik” oluşturuluyor. Biri “solcu” ise, o kişi hemen “toplumsal eşitlikçi, özgürlükçü, biraz da kafalı” olarak etiketleniyor. Diğer tarafta “sağcı” olan biri de hemen “ulusalcı, sağlamcı, belki biraz da sert” diye tanımlanıyor. Hangi kutuya koyduğuna göre, ya bir grup arkadaş edinir, ya da bir grup düşman… Fakat asıl mesele burada! Bu ayrımcılıkla kimseye zarar vermemiz gerekmezken, herkesin birbirini anlaması çok daha güzel olmaz mı?
Erkekler bu tür bir ayrımcılığı genellikle stratejik olarak inceler, “Kardeşim, sağcıysan sen de bizimle misin, değilse şansın yok!” gibi bir bakış açısı sergileyebilirler. Kadınlar ise, “Evet, belki bir noktada birbirimizden farklıyız ama yine de insanız ve birbirimizi anlayabilmeliyiz.” yaklaşımını benimseyebilirler. Fakat her iki taraf da nihayetinde bir çözüm bulmaya çalışıyor!
Siyasi Ayrımcılığın Sınırsız Sınırları
Siyasi ayrımcılık öyle bir hal alabilir ki, bazen sadece bir partiye oy vermek bile bir “kimlik sorunu” haline gelir. Bir “mavi” partili ve bir “yeşil” partili arasında öyle büyük uçurumlar oluşabilir ki, sokakta selam bile verilmez hale gelir. Tabii ki burada da erkekler çözüm odaklı yaklaşır: “Hadi bir anlaşma yapalım, senin partin bir proje sunsun, biz de seninle ortak çalışalım!” Kadınlar ise empatik bir bakış açısıyla, “Siyaset sonuçta bir araçtır, asıl önemli olan hepimizin iyi yaşamayı istemesi değil mi?” diyebilir. İki bakış açısının birleştiği nokta ise, farklı görüşlerin barış içinde yaşaması için bir çözüm önerisidir.
Peki, sizce siyasi ayrımcılığın sınırları nerede başlar? Herkesin farklı siyasi görüşlere sahip olabilmesi, bu görüşlerin birer etiket değil, kişisel düşünceler olduğunu hatırlatmak gerekmez mi?
Siyasi Ayrımcılıkla İlgili Birkaç Eğlenceli Yorum
Siyasi ayrımcılık üzerine düşündükçe, bir noktada şunu fark ettim: Bu kadar önemli bir konu neden bazen biraz mizah olmadan geçiştiriliyor? Düşünsenize, “Solcular sağcıları sevmez, sağcılar solcuları sevmez.” Her iki taraf da bazen biraz fazla ciddi olabiliyor. Erkekler stratejilerini yaparken, kadınlar biraz daha yumuşak geçişlerle arayı bulmaya çalışıyor. Yani, aslında sorun sadece bir noktada sıkışıyor: “Kendini doğru ifade etmek isteyen herkesin bir çözüm bulması gerekir!”
Bir Soru: Siyasi Ayrımcılıkla Mücadele Etmek İçin Neler Yapılabilir?
Haydi, tartışalım! Sizce siyasi ayrımcılık nasıl aşılabilir? Erkeklerin stratejik çözüm odaklı bakış açıları mı, yoksa kadınların empatik ve ilişki odaklı düşünme tarzı mı daha etkili olur?
Bu konuda ne düşündüğünüzü öğrenmek istiyorum. Yorumlarınızı bekliyorum!